İRADE TERBİYESİ – JULES PAYOT
Büyük beklentiler ile okuduğum ve üç aşağı beş yukarı umduğumu bulduğum bir kitap; İrade Terbiyesi.
Öncelikle hatırlatmalıyım ki 1894’te yani 128 yıl önce yazılmış bir eser ve takdir edersiniz ki o dönem icin verilmiş öğütler söz konusu fakat aradan geçen onca yıla, teknolojik gelişmelere, çevresel değişmelere rağmen hala ilgi çekmesi ve birçok okur tarafından geçer puan alması, sanırım kitabın kendini kanıtlaması için yeterli olacaktır.
Kitap edebiyatımıza ilk olarak 1926’da İbrahim Ethem çevirisiyle girmiş. Sonra 1932’de yeni bir düzenleme yapılmış ama neden sebep bilinmez,ilgi görmemiş ve unutulmuş. Ta ki 2018’de Ediz Yayinevi, Hakan Alp çevirisi çıkana dek (Ben de bu baskıdan okudum ) Sonra tabir yerindeyse patlamış kitap 🙂 Su anda birçok yayinevi ve çevirmenden basılmış halleri mevcut ama ben biraz seçici olmanızı,klasik çeviriler konusunda iyi anılan bir yayinevi secmenizi öneririm.

İsminden de anlaşılacağı üzere yazar :” İrademizi nasıl eğitiriz ? ” sorusu üzerinde duruyor ve adeta sınıfta ders anlatır gibi konu konu ,başlık başlık mevzuyu derinleştiriyor. Zaten ön sözü: “Birçok öğrencinin kendini kontrol etmede yöntem eksikliğinden yakındığını duydum. Onlara bu konuda bana ilham olan dört yıllık çalışmamı ve düşüncelerimi sunuyorum.” cümlesiyle bitirmiş
“Mücadele edilecek düşman; isteksizlik ” bölümü ile kitaba başlamış.
Tembellikten kötü arkadaşlara, amaç eksikliğinden tefekküre, beden sağlığından öğretmenlerin önemine kadar konuyla alakalı olabilecek hiçbir meseleyi es geçmemiş. Değindiği bazi noktaların günümüz tarihsel gerçekliğinde bir geçerliliği kalmamış elbette. Cinsiyetçi, geri kafalı ve hatta basit bulabileceğiniz kısımlar olabilir. Malum 128 yılda çok şey değişti. Ama bir eğitimci olarak sisteme dair ipuçları yakaladığımı söyleyebilirim.
Cemil Meriç ‘in :” Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim. “demesi boşuna degil zannımca.
Aşağıya kitaptan birkaç satır iliştiriyorum. Size de fikir olur;
“Okul zavallı gençleri her şeye temas etmeye mecbur bırakınca hiçbir şeyin esasına vakıf olamıyorlar. “
“Hoca çok yukarıda, anne baba ise çok uzaktadır. “
“Coşkulu ama bir o kadar da boş bir hayat yaşıyoruz. “