ÖĞRETMENLER

ZIKKIMIN KÖKÜ -MUZAFFER İZGÜ

  • Bana yoksulluğun resmini çizebilir mısın Abidin?
  • Al Zıkkımın Kökü :S
    İki cümleyle özetle derseniz, tam olarak bunları
    söylerim gerçekten.
    Bu kitabı almadan önce aynı isimdeki filmine denk
    geldim açıkçası. Hem de bol ödüllü bir film:
  • Kültür Bakanlığı Adana “Altın Koza” 5 dalda
  • Hindistan Udaipur “Altın Fil”
  • Tokyo “Asya’nın En İyileri”
  • İspanya “En İyi Yönetmen”
  • Paris “Cine Junior En Büyük ” film ödülleri. Ve takdir edersiniz ki çok şaşırdım; nasıl bir senaryo, nasıl bir film diye. Kitabın filmden daha güzel olacağını tahmin ettiğim için hemen arayışa girdim ve kısa sürede ikinci elde bulup, aldım. (Elimizden geldiği kadar her şeyde ikinci el tercih etmenin daha doğru, dünyamıza ve ekonomimize:) faydalı olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederiz efendim )
    Bu arada söylememe gerek var mı bilmiyorum, spoiler yememek için filmi izlemedim elbette 🙂 Kitabım gelince 295 sayfayı bir günde okudum.Bitmeden bırakamadım ki elimden.

Rahmetli Muzaffer İzgü(1933-2017) edebiyatımızın en üretken yazarlarından birisiydi. Genç ve çocuklara yönelik eserleriyle, özellikle güldüren tarzıyla 107 kitap, iki yüze yakın radyo oyunu yazmıştır.

Kendi çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlattığı Zıkkımın Kökü ise sanırım en çok bilinen ve okunan eserlerin başında geliyor. Evet doğru okudunuz kendi öyküsünü anlatmış bu kitapta. Hem de ne öykü. Kitabı bitirdiğinizde Muzaffer İzgü’nün neden ve nasıl Muzaffer İzgü olduğunu, neden bu kadar güldürdüğünü, bu bitmeyen mizahın ve buram buram gerçeklerin kaynağının nereye dayandığını anlayıveriyorsunuz. Ve tabir yerindeyse ( tarzımızı bozacağız biraz ama :)) içinize öküz oturuyor. Valla benim oturdu:) Bitirdiğimde
tavanı seyrediyordum. Tarif edemediğim bir yumru boğazımda, yutkunamadım. İçimde zaten koca öküz biliyorsunuz. Arkadaşımı arayıp: “Ben çok gerçek bir şey okudum” diyebildim sadece. Son zamanlarda okuduğum en gerçek şey.

Adana’da doğmuş yazar 1933’te. Adana ve Adanalılar bugün bile en orijinal değerlerimizden biliyorsunuz. 🙂 Sosyal medyanın, haberlerin, dizi-filmlerin en vazgeçilmez unsurlarından. Bir de o yılları düşünsenize 🙂 Cumhuriyet yeni kurulmuş. Her yerde yokluk ve yoksulluk var. Ve bütün alanlarda yeniden bir yapılanma süreci. Bütün bunların ortasında da küçük Muzaffer… Namıdiğer Muzo. Baloncunun peşine takılan(sana biraz sövdüm rahmetli baloncu, haberin olsun!), babasının yaptığı ayakkabımsı icatla okula giden; kömür tozu taşıyıp,anasının tabiriyle “Arap” olan ve daha yazamayacağım kadar türlü maceralar atlatan küçük Muzo. Tüm bunları çocuk diliyle, çocuk gözüyle, çocuk duygularıyla anlatarak bizi de şahit tutan üstad,
yazar, öğretmen Muzaffer… Nurlar içinde yat inşallah.
İşte koca bir kitap Muzo’nun maceralarıyla akıp gidiyor. Anlatsa film olur cinsinden bir hayat, anlatmış film olmuş gerçekten. Onun o küçücük haliyle yüklendiği sorumlulukları, altına girdiği işleri düşününce şimdikiler fazla prenses fazla paşa:) Zannetmeyin ki dramatik bir kitap, tam üzülmeye niyetleniyorsunuz öyle bir bağlıyor ki olayı bu sefer de gülmemek için zor tutuyorsunuz kendinizi.
“Eh, yoksulun sövmekten gayrı ne gelir ki elinden…”(sayfa 51)
İşte kitabın üstüne kurulduğu ana cümle. Hakkını da veriyor doğrusu bol sövmeli 🙂 Bu kadar da olmaz
diyeceğim ne varsa oldu bu kitapta. Çocuk olmak o zamanlarda da kolay değilmiş. Hatta bana kalırsa
şimdiden daha zor gibi.
“Ben onları rezilliğe öylesine alıştırdım ki, hicbir şey olmaz, bırak gitsin, biraz daha rezillik idmanı yapmış olur, fena mı” (sayfa 162)
Aman be 🙂 Daha fazla söyletip depreştirmeyin yaramı. Okuyun işte, pişman olmazsınız. Bu kitap liselere
uygun olur sanıyorum. Daha küçük sınıflar için aynı yazarın “Ekmek Parasi” kitabı tercih edilebilir. Bu kitabın bir tık daha çocuklara uyarlanmış hali.

İyi okumalar.

Yazar: K.B.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Translate »